30 Mart 2008 Pazar

Kaybolan Ormanlarımız Üzerine




Silis Özü diye bilinen ve yaklaşık elli köyün bulunduğu bölgede, Heris'i tanımlayan özellikler; soğuk ve temiz suyu, ormanları, yaylaları, bağları ve yemyeşil, bakıldığında evlerin görünmediği yeşilliğiydi. Bugün bile, oralardan bir şekilde geçmiş, veya görev yapmış insanlarla olmadık yerlerde karşılaştığımda köyü anımsarken bu özellikleriyle anımsıyorlar. Bu insana gurur veriyor. Çünkü Heris'in ve Herislinin en önemli özelliğinden birisi de yeşile, ağaca, ormana verdiği değerdir. Bu özellik onların tarihlerinin ve inançlarının güzelliğinden gelmektedir.Ne yazık ki, günümüzde yukarda saydığım güzellikler iyiden iyiye azalmış durumda. Bir kaç bilinçli insanla ormanların kesilmesi durdurulsun, en azından kesin yerler tekarar büymesi için hak ettiği şekilde korunsun, yenileri dikilsin diye yırtınmamız para etmiyor. Köylünün kışlık yakıt ihtiyacı için ormanlarımız kesilmeye devam ediyor.Sadece Bayırlı köyünde değil, çevredeki bir çok köy de kışlık ihtiyacını bu şekilde karşılıyor ve küsresel ısınmanın da etkisiyle, bölgeye düşen kar ve yağmur miktarı her geçen gün azalıyor.Çok değil, günümüzden 15 yıl öncesine kadar, baktığınız zaman göğü göremediğiniz ormanlardan geriye tek bir ağaç kalmayan alanlar onbinlerce dönümle ifade edilebilecek boyuta ulaştı artık. Bölgenin kendine özgü ekolojik yapısı ve faunası içinde yer alan bir çok hayvan ve bitki türü yok oldu. Bunun yerine 15-20 yıl öncesinde hiç görülmeyen domuzlar ve normal düzeyde olan fare gibi zararlılar, kene gibi haşareler çoğaldı. Keklik, alakese, karatavuk, saksağan gibi kuşlar neredeyse artık hiç kalmadı. Elbette bunların sebebi sadece ormanların yok olması değil, sebepleri yeri geldiğince burada yazmaya devam edeceğim, ancak ormanların yok olması büyük bir sebep.Yok olan ormanlar köyün sularının azalmasında da büyük etken. Bunun yanında köye çok yakın olan Gölcük yaylalarına da artık çıkılamıyor. Oysa yaylanın yakın olması hayvancılığın gelişmesi açısından çok öenmli.Benim düşündüğüm proje içinde öncelikli olarak kaybolan ormanların yerlerine yenilerinin dikilmesi olacak. Çünkü köylünün ve çevrenin kalkınması için buna çok ihtiyaç var.

Bayırlı Köyü Üzerine 1


Bayırlı Köyü'nün eski adı Heris'tir. Cumhuriyet kurulduktan sonra köy isimlerin Türkçeleştirilmesi sonucunda Bayırlı Köyü'ne dönüştürülmüştür. Saçma bir isim olsa da mecburen kabullenilmiştir. Adı görüntüsüne uygun düşmüştür. Çünkü gerçekten de bayırı çok bir köydür.
Tarihine baktığımızda çok eskilere gittiğini görüyoruz. Elbette eski adıyla tarihine bakmak gerekiyor. Osmanlı kayıtlarında Heris olarak geçiyor. Köyün büyüklerinin anlatımlarına göre, tarihte en az üç kez yer değiştirmiş. Tarihsel kökenin Horasan'dan geldiği söylenmektedir. Ancak buna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Bir iddiaya göre de Anadolu Türkleşmeden önce o bölgede Heris köyü bir yerleşim olarak varlığını bir şekilde sürdürmüştür. Hitit devlet merkezi veya başkentine yakın bir bölgededir ve çevresinde çok sayıda Höyük bulunmaktadır. Maşathöyük bunlardan bir tanesidir.
İlk yerleşim yeri olan ve şu an "Eskiheris" diye bilinen bir mevkide, asırlık bağların hemen yanı başında kurulmuştur. Ancak dağlık ve ormanlık bir bölge olduğundan köy, sürekli sel felaketine maruz kalmıştır. Bunun sonucunda yine dugün "Kale" olarak bilinen daha yüksek bir mevkiye taşındığı söylenmektedir. Burası da çok engebeli bir bölge olduğundan mıdır nedir, son olarak şu an ki bulunduğu yere taşınmıştır. Bu taşınma hikayesinin tarihiyle ilgili elimizde henüz bir belge bulunmamakta, sadece söylenceye dayanmaktadır. Kale olarak bilinen yerde hala tümülüs bulunmakta, çevresinde yapılmış kaçak kazılardan geriye, duvar, iskelet ve çeşitli keramik kalıntıları bulunabilmektedir. Aynı şekilde bağların olduğu bölgede ve eskiheris civarında da tesadüfen tarihi bir bölge olduğuna dair buluntulara rastlanabilmektedir.
Bayırlı Köyü, bölge insanları tarafından Silis Özü diye adlandırılan yerde, Artova Zile karayolu ve tren yolu üzerinde bulunmaktadır. Kuzeyden Turhal, Batı'dan Zile, Doğudan Artova ve Kuzeydoğu'dan da Pazar ilçelerine sınırdır. Tren yoluna ve karayoluna uzaklığı yaklaşık 2 kim'dir.
Köy, Orman mera alanı olarak en büyük alana sahiptir. Halen faal Samruk, Aşağı Gölboynu, Yukarı Gölboynu, Kurtlueşme, Dermeçal, Almacukçayırı ve Kavaklı yaylalarının yanında Aşağı Gölcük, Yukarı Gölcük, Suludere ve (yanılmıyorsam) Armutluçukur adlı faal olmayan yaylalara sahiptir. Bu haliyle hayvancılığa çok uygun bir yerdir. Ancak bu olanakları günümüzde maalesef yeterince kullanılamamaktadır.
Bölgedeki en eski ve büyük köylerden birisi olmasına rağmen bugün nüfusu 400'den aşağıya düşmüştür. Tarım alanları sınırlı olsa da, yapılabilecek çok şey vardır. Ancak bunların olabilmesi için zamana, sabıra ve çabaya ihtiyaç vardır.
Şimdilik bu kadarlık bir giriş yeterli. Yazmaya devam edeceğiz, bekleyin...