1 Nisan 2008 Salı

Sulama İmkanlarının Arttırılması İçin Yapılabilecekler


Bayırlı Köyü, Ortakaradeniz Bölümünde yer almasına rağmen İç Anadolu'nun karasal iklim özelliklerini son yıllarda daha fazla göstermeye başlamıştır. Bu durumun ortaya çıkmasında küresel ısınmanın etkisi olduğu kadar, kaybolan ormanların da etkisi büyüktür. Son yıllarda kışa aylarında düşen ve yer altı sularının asıl beslenme kaynağı olan kar yağışı miktarında da ciddi bir düşüş yaşanmaktadır.

Çocukluğumuzda, yani 1980'li yıllarda köyde damları aşan, Kasım ayından Mayıs ayına kadar kalkmayan bir kar örtüsü olurdu. Bu düşüş yağmur miktarlarında da aynı ciddi boyutta yaşanmaktadır. Bunların önüne geçebilmek için bölgenin tamamındaki orman miktarının yeniden arttırılması şarttır.

Köyün ekilebilir arazisi fazla sulak ve düz değildir. Engebeli de olsa sulamaya yönelik alınabilecek birkaç basit çözümle sulanabilen arazi miktarı arttırılabilir. Bunun için birkaç noktada kışın yağan yağışları ve kar sularını toplayacak küçük çaplı setler kurulup göletler oluşturulabilir. Bu göletlerin kurulabileceği muhtemel yerler şunlar olabilir:

1. Sıçankayanın dere

2. Uludere

3. Lüleli

4. Kılcıişliğinin devamındaki dere (bu seçenek düşünülebilir).

Sulama için küçük kanaletler yapılıp suların rantabıl kullanımı sağlanabilir. Bunun dışında çeşitli yerlere eski zamanlarda olduğu gibi, yine kar ve yağmur sularını toplamak için sarnıçlar yapılabilir. Yüzeysel sulama yerine dipten damlama sulaması yaygınlaştırılabilir. Bu şekilde ekilebilecek ürünler arttırılıp daha ekonomik olanlarının tercih edilmesi saplanabilir.

Elbette bütün bunlar anlatıldığında yazıldığında insanların aklına gelen ilk soru "bu işlerin finansmanı" ile ilgili olacaktır. Finansman meslesi de zaten bu projenin temel ayaklarından biri olacaktır. Proje bilimsel bir proje haline getirilecek, üniversite, AB veya Dünya Bankası, bir vakıf veya dernek (Köyün derneği de olabilir), özel idare, köy muhtarlığı ve köy halkı projenin ortakları olacaklardır.

30 Mart 2008 Pazar

Kaybolan Ormanlarımız Üzerine




Silis Özü diye bilinen ve yaklaşık elli köyün bulunduğu bölgede, Heris'i tanımlayan özellikler; soğuk ve temiz suyu, ormanları, yaylaları, bağları ve yemyeşil, bakıldığında evlerin görünmediği yeşilliğiydi. Bugün bile, oralardan bir şekilde geçmiş, veya görev yapmış insanlarla olmadık yerlerde karşılaştığımda köyü anımsarken bu özellikleriyle anımsıyorlar. Bu insana gurur veriyor. Çünkü Heris'in ve Herislinin en önemli özelliğinden birisi de yeşile, ağaca, ormana verdiği değerdir. Bu özellik onların tarihlerinin ve inançlarının güzelliğinden gelmektedir.Ne yazık ki, günümüzde yukarda saydığım güzellikler iyiden iyiye azalmış durumda. Bir kaç bilinçli insanla ormanların kesilmesi durdurulsun, en azından kesin yerler tekarar büymesi için hak ettiği şekilde korunsun, yenileri dikilsin diye yırtınmamız para etmiyor. Köylünün kışlık yakıt ihtiyacı için ormanlarımız kesilmeye devam ediyor.Sadece Bayırlı köyünde değil, çevredeki bir çok köy de kışlık ihtiyacını bu şekilde karşılıyor ve küsresel ısınmanın da etkisiyle, bölgeye düşen kar ve yağmur miktarı her geçen gün azalıyor.Çok değil, günümüzden 15 yıl öncesine kadar, baktığınız zaman göğü göremediğiniz ormanlardan geriye tek bir ağaç kalmayan alanlar onbinlerce dönümle ifade edilebilecek boyuta ulaştı artık. Bölgenin kendine özgü ekolojik yapısı ve faunası içinde yer alan bir çok hayvan ve bitki türü yok oldu. Bunun yerine 15-20 yıl öncesinde hiç görülmeyen domuzlar ve normal düzeyde olan fare gibi zararlılar, kene gibi haşareler çoğaldı. Keklik, alakese, karatavuk, saksağan gibi kuşlar neredeyse artık hiç kalmadı. Elbette bunların sebebi sadece ormanların yok olması değil, sebepleri yeri geldiğince burada yazmaya devam edeceğim, ancak ormanların yok olması büyük bir sebep.Yok olan ormanlar köyün sularının azalmasında da büyük etken. Bunun yanında köye çok yakın olan Gölcük yaylalarına da artık çıkılamıyor. Oysa yaylanın yakın olması hayvancılığın gelişmesi açısından çok öenmli.Benim düşündüğüm proje içinde öncelikli olarak kaybolan ormanların yerlerine yenilerinin dikilmesi olacak. Çünkü köylünün ve çevrenin kalkınması için buna çok ihtiyaç var.

Bayırlı Köyü Üzerine 1


Bayırlı Köyü'nün eski adı Heris'tir. Cumhuriyet kurulduktan sonra köy isimlerin Türkçeleştirilmesi sonucunda Bayırlı Köyü'ne dönüştürülmüştür. Saçma bir isim olsa da mecburen kabullenilmiştir. Adı görüntüsüne uygun düşmüştür. Çünkü gerçekten de bayırı çok bir köydür.
Tarihine baktığımızda çok eskilere gittiğini görüyoruz. Elbette eski adıyla tarihine bakmak gerekiyor. Osmanlı kayıtlarında Heris olarak geçiyor. Köyün büyüklerinin anlatımlarına göre, tarihte en az üç kez yer değiştirmiş. Tarihsel kökenin Horasan'dan geldiği söylenmektedir. Ancak buna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Bir iddiaya göre de Anadolu Türkleşmeden önce o bölgede Heris köyü bir yerleşim olarak varlığını bir şekilde sürdürmüştür. Hitit devlet merkezi veya başkentine yakın bir bölgededir ve çevresinde çok sayıda Höyük bulunmaktadır. Maşathöyük bunlardan bir tanesidir.
İlk yerleşim yeri olan ve şu an "Eskiheris" diye bilinen bir mevkide, asırlık bağların hemen yanı başında kurulmuştur. Ancak dağlık ve ormanlık bir bölge olduğundan köy, sürekli sel felaketine maruz kalmıştır. Bunun sonucunda yine dugün "Kale" olarak bilinen daha yüksek bir mevkiye taşındığı söylenmektedir. Burası da çok engebeli bir bölge olduğundan mıdır nedir, son olarak şu an ki bulunduğu yere taşınmıştır. Bu taşınma hikayesinin tarihiyle ilgili elimizde henüz bir belge bulunmamakta, sadece söylenceye dayanmaktadır. Kale olarak bilinen yerde hala tümülüs bulunmakta, çevresinde yapılmış kaçak kazılardan geriye, duvar, iskelet ve çeşitli keramik kalıntıları bulunabilmektedir. Aynı şekilde bağların olduğu bölgede ve eskiheris civarında da tesadüfen tarihi bir bölge olduğuna dair buluntulara rastlanabilmektedir.
Bayırlı Köyü, bölge insanları tarafından Silis Özü diye adlandırılan yerde, Artova Zile karayolu ve tren yolu üzerinde bulunmaktadır. Kuzeyden Turhal, Batı'dan Zile, Doğudan Artova ve Kuzeydoğu'dan da Pazar ilçelerine sınırdır. Tren yoluna ve karayoluna uzaklığı yaklaşık 2 kim'dir.
Köy, Orman mera alanı olarak en büyük alana sahiptir. Halen faal Samruk, Aşağı Gölboynu, Yukarı Gölboynu, Kurtlueşme, Dermeçal, Almacukçayırı ve Kavaklı yaylalarının yanında Aşağı Gölcük, Yukarı Gölcük, Suludere ve (yanılmıyorsam) Armutluçukur adlı faal olmayan yaylalara sahiptir. Bu haliyle hayvancılığa çok uygun bir yerdir. Ancak bu olanakları günümüzde maalesef yeterince kullanılamamaktadır.
Bölgedeki en eski ve büyük köylerden birisi olmasına rağmen bugün nüfusu 400'den aşağıya düşmüştür. Tarım alanları sınırlı olsa da, yapılabilecek çok şey vardır. Ancak bunların olabilmesi için zamana, sabıra ve çabaya ihtiyaç vardır.
Şimdilik bu kadarlık bir giriş yeterli. Yazmaya devam edeceğiz, bekleyin...